17 Kasım 2019 Pazar

İntihar


Elinde bir bıçak, karşında ise vücudunu karıncalandıran nefretin hedefi. Bıçağı ona sapladığını hayal ettin mi hiç? Oracıkta canını almayı? Tanrıyı oynamayı, bir çiçeği soldurmayı? Tüm fırsatlar elindeydi, neden yapmadın? Birini öldürmenin etik olmaması mı durdurdu seni? Belki bir can aldıktan sonra bir daha asla eskisi gibi olamayacağını bildiğin için durdun. Belki de korktuğun için yapmadın. Yakalanmaktan korktun, hapse girmekten korktun. Şu ana kadar uğraştığın her şeyin yok olacağından, bir geleceğin kalmayacağından korktun. Bu kadar bedel için değmez dedin. Diyelim ki seni günlerce uyutmayacak kadar nefret ettiğin kişi bıçağı tutan kişinin ta kendisi, sensin. O zaman ne yaparsın?
Kendini öldürürsen hapse girmezsin. Ölümün kapılarının ardında kimse yakalayamaz ruhunun yularını. Her şeyi kaybedersin kendini öldürürsen. Bir şeyleri kaybetmenin zorluğu onları kaybettikten sonra yaşamaya devam etmektedir, senin böyle bir sorunun yoktur. Peki, neden öldürmezsin kendini? Neden devam edersin yaşam denen oyunu oynamaya? Sonunda uçurum olduğunu bildiğin karanlık yolda bir adım daha atmaya, bir sorun ile daha yüzleşmeye? Bir ışık huzmesinin umudu yeterli midir kendini zorlamana? Neden devam edersin var olmaktan nefret etmene rağmen bir sabaha daha uyanmaya? Neden zorlarsın kendini yozlaşmış düzenin çarkını döndürmek için bir gününü daha harcamaya?
Çünkü bir gece hayal edersin, daha güzel bir gündüze açılan bir gece. Her şeyin değişeceği, farklı biri olarak uyanacağın, belki de artık nefret etmediğin biri olarak uyanacağın geceyi hayal edersin. Elinde bir tek umut vardır, zor günlerinin geçeceğine dair umudun. Zaman akıyor sonuçta, her sorun çözülür dersin. Ancak bazı sorunlar vardır, çözümü yoktur. Bir türlü bulamazsın çözümü, bulamayacağından da eminsindir artık; senden önce yüz binlerce kişi benzer sorular sormuştur hayata, hiçbiri cevap alamamıştır. Bıçak dayanır kemiğe, kaçacak yerin yoktur. “Ben mi bulacağım?” dersin kendi kendine. Yaşayabileceğin uzun yılların bir işkence olduğundan eminsindir. Alırsın eline silahı, soğuk tetikle buluşturursun işaret parmağını. Dayarsın silahı çenenin altına, birkaç saniye sonra var olmayacak olmanın ağır korkusu altında ezilirken bulursun kendini. Artık silah çok daha ağırdır, bacağının üstündeki elini de silaha götürür; başını sandalyenin arkasına yaslarsın. İki işaret parmağını birleştirirsin tetiğin üzerinde.
Son adımı atacak, çekecek misin tetiği? Yoksa güzel bir günün, tutkulu bir aşığın, huzurlu bir gecenin umuduyla sürdürecek misin yaşamayı?   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Modern İnsanın Yaşam Sevgisi

Modern insanın en büyük uğraşıdır hayatı sevmek, sevmek için nedenler bulmaya çalışmak. Hayatı sevmek için yıllarca okula gider, iş edinir, ...